26 Mayıs 2012 Cumartesi

JIN SHIN JYUTSU

YENİDEN HATIRLANAN UNUTULMUŞ BİR SANAT




Jin Shin Jyutsu, Yaratıcı'nın Şefkatli İnsan Aracılığıyla Uygulanan Sanatı şeklinde çevrilebilir. Bu sözcükler ile tanımlanan Jin Shin Jyutsu, hepimizin özünde bulunan doğal bir yeteneğe, kendimizi akort etme yeteneğimize dayanır. Binlerce yıl boyunca, eski insanlar bu yeteneğe ilişkin farkındalığı hem kendilerini iyileştirmek hem de başkalarına şifa vermek amacıyla kullandılar. Ama kuşaktan kuşağa aktarılan farkındalık giderek zayıfladı ve sonunda tamamen ortadan kayboldu. 20. yüzyılın başlarında Jiro Murai isminde bir Japon bilgesi tarafından, -biraz da zorunlulukların dayatması yüzünden- yeniden su yüzüne çıkarıldı. 

Jiro Murai 1886'da, İshikawa idari bölgesindeki Taiseimura'da (bugünkü Kaga) doğdu. Murai, ailenin ikinci çocuğuydu. Jiro'nun babası, kendi babası ve neredeyse bütün ataları gibi bir tıp doktoruydu. Japon geleneklerine göre en büyük oğul baba mesleğini devam ettirmek zorunda olduğundan, Jiro kendi yolunu çizmekte özgür kaldı. Hayata ipekböceği yetiştiricisi olarak atıldı fakat umursamaz doğası ve yeme içmeye aşırı düşkünlüğü onu başka bir alana kaydırdı. Katıldığı yemek yeme yarışmalarında tükettiği devasa miktarlar karşılığında nakit ödüller kazanmaya başladı. 26 yaşına geldiğinde artık ağır bir biçimde hastaydı. Birçok doktor tarafından tedavi edilmeye çalışıldı ama hastalığı hızla ilerlemeye devam etti. En sonunda umutsuz vaka  olarak kabul edildi ve tedavisine son verildi. Murai son arzusu olarak ailesinden, sedye ile dağdaki kulübelerine götürülmeyi ve orada 7 gün boyunca yalnız bırakılmayı istedi. 8. gün geri gelip onu alacaklardı.

Jiro Murai kulübede oruç tuttu, meditasyon yaptı ve çeşitli parmak mudraları uyguladı. Bu süre boyunca bilinci gidip geliyor, sık sık kendisinden geçiyordu. Fizik bedeni giderek soğumaktaydı. Yedinci gün birden bire derin soğutucudan çıkarılıp harlı bir ocağa atılmış gibi hissetti kendini. Cehennem ateşi yatışmaya başladığında müthiş bir sükunet ve iç huzuru kapladı Murai'yi. Şaşkınlıkla fark etti ki, tamamiyle iyileşmişti. Dizlerinin üstüne kapandı, şükranlarını sundu ve hayatını şifa çalışmalarına adadı.

ALICE BURMEISTER-TIM MONTE

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder