DÜNYEVİ EYLEM İÇİNDEYKEN, DİKKATİN İKİ NEFES ARASINDA OLSUN; BUNU UYGULAYARAK, BİR KAÇ GÜN İÇİNDE YENİDEN DOĞARSIN.
Nefes alışına dikkat etme; dikkatini iki nefes arasına ver. Bir nefes içeri girer; geri dönmeden önce, dışarı verilmeden önce bir boşluk oluşur, bir duraklama. Bir nefes dışarı çıkar ve yeni bir tanesi içeri gelmeden önce, bir boşluk...
"Dünyevi eylem içindeyken, dikkatin iki nefes arasında olsun; bunu uygulayarak, birkaç gün içinde yeniden doğarsın." Ama bu durmaksızın yapılmalı! Altıncı teknik ara verilmeden yapılmalı. Bu nedenle buna özellikle dikkat et: "Dünyevi eylem içindeyken..." Her zaman yaptığın bir şeyde dikkatini iki nefesin arasındaki boşluğa ver; ama bu sen başka bir işle uğraşırken yapılmalıdır. Bu alıştırmayı başka bir şeyle uğraşırken yapmalısın. Yemek yerken örneğin, yemeğini ye ama boşluğa dikkat et.
Uyumaya gidiyorsun. Uzan ve uykunun gelmesini bekle; ama boşluğa dikkat etmeyi unutma. Neden bir işle uğraşırken? Çünkü iş dikkatini başka bir yöne çeker. İş sürekli olarak dikkat ister. ama sen dikkatinin başka bir yöne çekilmesine izin verme. Boşluğa bağlı kal, ama diğer yaptığın şeyi de bitirme. Devam etmesine izin ver.
İki aşamada yaşayacaksın. Yapmak ve olmak. Bizim iki tane varoluş aşamamız var: Yapma dünyası ve olma dünyası, çevre ve merkez. Bir yandan çevrede bir şeyler yap ve orada kal. ama orta nokta da çalışmaya devam et. Ne olacak? Sanki bir rolü canlandırıyormuşsun gibi işin tiyatro yapmak olacak.
Bir sahnede bir rol oynarsın. Tanrı Ram'ı* canlandırırsın ya da İsa'yı. Sanki sen İsa ya da Ram'mışsın gibi davranırsın, ama yine de kendin olarak kalırsın. Gerçekten kim olduğunu bilirsin. Dışarıdan bakıldığında Ram, İsa ya da herhangi birini canlandırırsın. Ram olmadığını bilirsin, sadece onu oynuyorsundur. Bir yandan yaptığın iş devam ederken, bilincin senin içinde bir yerde odaklanmıştır.
Bu yöntemi çalıştığında, yaşamın sürekli olarak bir tiyatroya dönüşecek. Rolünü oynayan bir oyuncu olacaksın, ama her zaman boşluk odaklı kalacaksın. Boşluğu unuttuğunda artık rolünü oynamazsın; o zaman rolün sen olursun. O zaman bu artık bir tiyatro değildir. Bunu yaşamınla değiştirdin. Ve bu tam olarak bizim yaptığımız şey. Herkes yaşamı yaşamaya inanır. Bu bir yaşam değildir; Bu sadece bir roldür, bir sahne oyunu; toplum tarafından bize verilen, koşulların, kültürün, geleneklerin, ülkenin, konumun bize verdiği bir rol. Sana bir rol verilir ve sen onu oynarsın; ama onu kendinle özdeşleştirirsin. Bu özdeşleştirmeyi yok etmek için yapılması gereken şey: Teknik!
Nefes alışının arasındaki boşluğa odaklanırsın ve yaşam devam eder; çevrede. Bilincin merkezde olduğunda, yaşam gerçekten çevrede değildir; bu sadece ikincil bilinçtir. Her şey sadece dikkatinin etrafında bir yerlerde meydana gelir. Bunu hisseder ve bilirsin, ama bu doğru değildir. Bu sanki sana oluyor gibi değildir. Bir kez daha tekrar ediyorum: Altıncı tekniği çalıştığında, tüm yaşamın sanki onu sen değil de diğerleri yaşıyormuş gibi olacak.
*Hindu tanrısı... Maymun tanrı da denir ve "merhametlilerin babası","baş lider" anlamına gelir. Ram ve Şiva'nın bir zamanlar aynı ilah olduğuna inanılır.
OSHO
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder