24 Mayıs 2012 Perşembe

7. SUTRA

ELLE DOKUNULMAZ NEFES ALNIN ORTASINDAYKEN, BU UYKU ANINDA YÜREĞE ULAŞIRKEN, İDAREN DÜŞLERİN VE ÖLÜMÜN ÜZERİNDE OLSUN.


Bu tekniği üç adımla anla. Öncelikle hissedilmeyen, belirgin olmayan, maddesel olmayan bir parçan olan nefesindeki pranayı algılamayı öğrenmek zorundasın. Bu, dikkatini kaşlarının arasına doğru yönelttiğinde olur. Bu nedenle kolaydır. Hatta dikkatini boşluğa verdiğinde bile olur, ancak o zaman o kadar kolay değildir. Nefesin içeride temas ettiği yer olan göbek merkezini, nefes dışarı çıkmadan önce bilinçli olarak hareket ettirdiğinde de bu mümkündür, ancak bu da o kadar kolay değildir. Nefesteki belirgin olmayan elementi algılamanın en kolay noktası üçüncü göze odaklanmaktır.
Bu tekniği uykuya daldığında çalışmalısın: Sadece o an, kesinlikle başka bir zaman değil. Bu teknik için doğru olan zaman budur. Yavaş yavaş uykuya dalarsın ve yavaşca uyku bastırır. Kısa bir an içinde bilincini kaybedersin ve algılama sona erer. Bu an gelmeden önce; Nefesine ve özü olan pranaya dikkat et ve sanki kalbine gidiyormuş gibi onu hisset.
Kalbine gittiğini ve her an daha da yaklaştığını hisset. Prananın kalbine gittiğini hisset ve bunu yaparken de uykunun gelmesini sağla. Bu şekilde hissetmeye devam et, uykunun gelmesini sağla ve sonra da onun içinde boğul.
Uyuduğun hissine kapıldığın sırada belirgin olmayan nefesin kalbine gittiğini hissettiğin zaman, rüyalarında bilinçli olacaksın. Rüya gördüğünü bileceksin. Alışılageldiği üzere bizler rüya gördüğümüzü bilmeyiz. Rüya gördüğünde bunu gerçek zannedersin. İşte bu da üçüncü gözde olur.
Ama neden rüyalarının efendisi olmayasın? Bu gereksiz midir? Hayır, bu gereksiz değildir. Bir kere gerçekten rüyalarının efendisi oldun mu, bir daha rüya görmezsin. Çünkü o zaman saçma olur. Artık gerekli değildir. Ve artık rüya görmediğinde, uykunun tamamen farklı bir niteliği olur; yani ölümün niteliği. Artık rüyalar olmadığı zaman, denizde kolayca boğulursun; derinliklerinin arasından geçersin. Ölümde de bu böyledir. Bu nedenle Hintliler uykunun kısa bir ölüm; ölümünde uzun bir uyku olduğunu söylerler. Her ikisinin de niteliği aynıdır. Uyku, bir günden diğerine kadar süren bir ölümdür. Ölüm ise bir yaşamdan diğerine kadar süren bir fenomen, bir uykudur. Rüyasız uykunun ne olduğunu anladığın ve bunu bilinçli olarak yaşadığın zaman ölüm korkusu diye bir şey kalmaz. Hiç kimse hiçbir zaman ölmez, hiç kimse ölemez: Bu tek imkansızlıktır.
Bu nedenle sutra şöyle der:"...idaren düşlerin ve ölümün üzerinde olsun!" Artık ölümün sadece uzun bir uyku olduğunu biliyorsun. Bu sana hem yardımcı olur hem de güzeldir, çünkü o sana yeni bir yaşam verir. O her şeyi tazeleyerek verir. Ölüm sadece senin için sona erer. Eğer bir şey rüyalarla olmuşsa, ölümle de olmuş demektir.
Ama bu ölüme karşı bir iktidar ya da krallık kazanmak anlamına gelmez. Ölümün sadece bir uyku olduğunu anladığında onu yönetebileceksin. Rüyalarını yönetebilirsen, ölümü de yönetebilirsin. İşte o zaman yeniden doğacağın yeri, kim olacağını, ne zaman olacağını, nasıl olacağını seçebilirsin. Böylece doğumunun da efendisi olabilirsin.

OSHO

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder