NEFES TAMAMEN ÇIKTIĞINDA (YUKARI) VE KENDİLİĞİNDEN DURDUĞUNDA (AŞAĞI) VE DURDUĞUNDA... BÖYLESİNE EVRENSEL BİR DURAKLAMADA, İNSANIN KÜÇÜK BENLİĞİ KAYBOLUR. BU YALNIZCA, SAF OLMAYANLAR İÇİN GÜÇTÜR.
Bu teknik uygulanamıyor. Ama bazen birden ona çarparsın. Araba kullanırsın ve birden kaza olacağını fark edersin. Nefes durur. O an nefes verdiysen nefes dışarıda kalır. Böyle bir durumda nefes alıp veremezsin. Buna gücün yetmez. Her şey sessiz duruyor, senden düşüyor:
"Nefes ya tamamen dışarıda ya da tamamen içeride ve kendiliğinden sessiz duruyorsa; böyle evrensel bir anda (yani arada) kendine ait olan küçük benlik yok olur."
"Küçük benlik" sadece günlük bir kullanım aracıdır. Kriz durumlarında bunu hatırlamazsın. Kimsin, adın ne, hesabın ne, prestijin ne... Bunların hepsi buharlaşıyor. Senin araban tam olarak başka bir arabanın üzerine gidiyor, bir an daha ve ölüm geldi bile. Bu an bir ara oluyor. Birden nefes sessiz kalıyor. O anda bilinçli kalırsan hedefe ulaşabilirsin.
Japonya'daki Zen keşişleri bu yöntemle çok deney yaptılar. O yüzden onların yöntemleri bize çok acayip, absürd, garip geliyor. Onlar en şaşılacak şeyleri yapıyorlar: Örneğin bir öğretmen birini evden atıyor. Ya da öğretmen birden hiçbir anlamı ve amacı olmadan, hiçbir sebep olmadan öğrenci dövüyor. Az önce öğretmenin yanında oturuyordun ve her şey iyiydi. Siz öyle sohbet ediyorsunuz ve birden o sana bir tane patlatıyor. O arayı oluşturmak için. Bir sebep olsaydı ara oluşmazdı. Öğretmenine hakaret etseydin ve bunun üzerine o sana vursaydı o zaman bir nedensellik olurdu.
Senin aklın şunu anlardı:"Ben onu gücendirdim, şimdi o bana vuruyor." Bu beklenen bir şeydi, o yüzden bir boşluk oluşmuyor. Ama unutma: Bir Zen öğreticisiysen onu gücendirdiğinde o sana vurmaz; o güler, çünkü o zaman onun gülüşü boşluğu oluşturur. Sen ona hakaret ettin ve ona bir sürü terbiyesi şeyler söyledin. Onun öfkeleneceğini düşündün. Fakat o gülmeye ya da dans etmeye başlıyor. Bu beklenen bir şey değil. Bu bir boşluk oluşturur. Sen bunu anlamazsın. Zihin anlamadığı şeyin karşısında şaşırır. Ve zihin sessiz durduğunda nefes de sessiz durur. Bu her iki taraf içinde geçerlidir: Nefes sessiz duruyorsa, zihin de sessiz durur; zihin sessiz durursa nefes de sessiz durur.
Sen öğretmeni beğendin, kendini iyi hissettin ve şöyle düşün:"Şimdi benden memnun olmalı" ve sonra o sopasını alır ve seni döver, hem de acımasızca, çünkü Zen ustaları acımasızdırlar. O seni döver ve sen ne olduğunu bilmezsin.
Düşüncen sessiz durur, bir ara vardır. Sen bunu kullanmayı bilirsen kendi benliğine doğru gidebilirsin. Seskste zihin arzu, şehvet doludur. Kirlilik... Zihin temiz olduğunda ve içinde bir arzu, bir arayış, bir motivasyon olmadığında- sen hiçbir yere gitmek istemiyorsun, burada ve şimdide kalmak istiyorsun, en küçük dalganın bile oynatmadığı suçsuzluğun bir gölü- o zaman nefes otomatik olarak biter. Artık ona ihtiyaç yoktur.
Bu yolla küçük benlik yok olur ve sen daha yüksek benliğe, en yüksek benliğe ulaşırsın.
OSHO
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder