DİKKATİN, GEÇMİŞ BİR OLAYI GÖRDÜĞÜN BİR YERDE OLSUN VE BİÇİMİN BİLE, ŞİMDİKİ NİTELİKLERİNİ KAYBEDİP DÖNÜŞSÜN.
Bu tekniğin birçok oynama şekli vardır ve sen kendininki bulabilirsin.Örneğin uyurken, hemen uyumadan önce bütün günün olaylarını tekrar- ama geriye doğru- hatırlayabilirsin. Sabahtan başlama. Tam olarak şu an olduğun yerden, şimdiden, yataktan, son durumdan başla ve sonra geri git. Sonra adım adım, yavaş yavaş geri dön, sabah uyandığındaki son tecrübene kadar. Geri dön ve sürekli kendini kaptırmaman gerektiğini hatırla.
Örneğin öğlende seni biri mi gücendirdi. Kendine, kendi şekline, birisi tarafından nasıl gücendirildiğine bak. Ama sen seyirci kalıyorsun. Sen bulaşma, tekrar sinirlenme. Eğer tekrar sinirlenirsen özdeşleşmiş olursun. O zaman gerçek meditasyonu kaçırmış olursun. Sinirlenme. Diğer kişi seni gücendirmiyor, o öğlende var olan şekli gücendiriyor. Bu şekil artık burada yok.
Sen sadece akan bir nehir gibisin. Şekiller akıyor. Çocukluğunda şimdi artık olmayan bir şeklin vardı. Bu şekil gitti. Aynı bir nehir gibi sürekli değişiyorsun. Sinirlenme. Birisi seni övdü. Kendini iltifat görmüş gibi hissetme. Olaya sanki tamamen, katılmadan bir film izliyormuş gibi bak. Ve özellikle geriye doğru yapıldığında iyi geliyor, özellikle uykuya dalmada zahmetin varsa.
Neden? Çünkü bu, ruhu rahatlatıyor. Geri döndüğünde ruhun kurulmuş saati dolmuş oluyor. Sabah olunca onu kurmaya başlıyorsun, ruh bir sürü şeye, bir sürü yere karışıyor. Onun içinde birçok şey tamamlanmamış ve bitmemiş olarak kalıyor, çünkü onları hemen işlemek için yeterince zaman kalmıyor.
Sen bu geri sarma tekniğini hayatının tamamında da kullanabilirsin. Geriye gitmeyi başka yöntemlerle de çalışabilirsin. Örneğin yüzden geriye doğru say: 99, 98, 97... Geri git. 100'den 1'e kadar say. Zorlanacaksın, çünkü beynin 1'den 100'e doğru gitmeye alışık, 100'den 1'e, geriye doğru değil.
Bu tekniğe göre herhangi geçmiş bir olaya bakacaksın: O zamanki şeklin ortaya çıkacak. Sutra der ki: "Biçimin..." Sen değil. Sen hiçbir zaman orada değildin. Her zaman sadece biçimin katılımcı, hiçbir zaman sen kendin değil.
Sen beni gücendirdiğinde hiçbir zaman beni gücendirmiş olmuyorsun. Sen sadece biçimi gücendirebilirsin. Benim olduğum biçim sadece burada ve şimdi sizin için var. Bu biçim gücendirilebilir ve ben kendimi bu biçimden sıyırabilirim.
Sen ne isiminsin ne de biçimin. Sen biçimi ve ismi tanıyan bilinçsin ve bu bilinç başka bir şey, tamamen başka bir şey. Ama bu zor. Geçmiş bir şeyle başla, o zaman daha kolay, çünkü o zaman geçmiş artık senin için o kadar da önemli değil.
Kendi biçimini mesafeyle izle, uzaktan, ilgisizce ve kendini böylece dönüştür.
Sen dönüştürülüyorsun, çünkü bu derin bir temizlik olayı, kaldırma olayı. O zaman bedeninin, ruhunun, zamandaki varoluşunun senin asıl gerçeğin olmadığını fark edeceksin. Senin öze ilişkin gerçeğin başka bir şey. Olaylar ortaya çıkıyor ve onun yanından geçiyor, sana hiçbir şekilde değmeden. Sen suçsuz, dokunulmamış kalıyorsun. Sen el değmemiş gibi kalıyorsun. Her şey yanından geçiyor, bütün hayatın yanından geçiyor- iyi ve kötü, başarı ve yenilgi, övgü ve suç- her şey yanından geçip gidiyor. Hastalık ve sağlık, gençlik ve yaşlılık, doğum ve ölüm; her şey yanından geçip gidiyor. Ama sen dokunulmamış oluyorsun.
OSHO